Kendinizden kısaca bahseder misiniz?
2004’te Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum, o zamandan beri İstanbul’da avukatlık yapıyorum. Yaklaşık 20 yıldır kariyerime Türkiye’nin önde gelen ulusal ve uluslararası şirketlerinde hukuk danışmanı olarak devam ediyorum. Kariyerimin başlarında Big Four danışmanlık firmaları ve büyük holdinglerde görev alarak kurumsal hukuk, sözleşmeler hukuku, birleşme ve devralmalar, enerji hukuku, sağlık hukuku, ticaret hukuku ve iş hukuku gibi farklı alanlarda uzmanlaştım.
Şu anda Dünya Göz Hastaneler Grubu’nda Hukuktan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi ve Yönetim Kurulu Başkanı Başdanışmanı olarak görev yapıyorum. Bu görev kapsamında, grubun hukuki süreçlerini stratejik olarak yönetmek, risk değerlendirmeleri yapmak ve mevzuat uyumunu sağlamak en önemli sorumluluklarım arasında yer alıyor. Ayrıca şirket içi yönetişim mekanizmalarının kurulması, sözleşme süreçlerinin iyileştirilmesi ve hukuki kriz yönetimi konularında da aktif rol alıyorum.
İş hayatımda etik değerlere büyük önem veriyorum; çözüm odaklı ve vizyoner bir bakış açısıyla hareket etmeye çalışıyorum. İleri düzeyde İngilizce ve Almanca biliyorum ve genç hukukçulara mentorluk yaparak mesleki gelişimlerine destek olmaktan mutluluk duyuyorum.
Yeditepe Üniversitesi deneyiminizden bahseder misiniz?
Yeditepe Üniversitesi benim için yalnızca bir okul değil, aynı zamanda vizyon kazandığım, özgüvenimi pekiştirdiğim, dünyaya farklı perspektiflerle bakmayı öğrendiğim bir yer oldu. Eğitim dili İngilizce olan bir hukuk fakültesinde okumanın zorlukları vardı elbette ama bu, beni akademik anlamda olduğu kadar kişisel gelişim anlamında da oldukça besledi. Öğretim üyelerimizden aldığımız donanımlı eğitim sayesinde hem Türkiye’de hem de global ölçekte geçerliliği olan bir hukuk bilgisiyle mezun olduk. Kaldı ki ikinci yabancı dil olan Almanca’nında iş hayatımda birçok faydasını gördüm. Alman ortaklı bir firmada çalışırken iki yabancı dilimi de rahatça kullanabildim.
Yeditepeli olmanın kariyerinizde sağladığı avantajlar neler oldu?
Yeditepe mezunu olmak, özellikle uluslararası şirketlerde ve büyük kurumlarda mülakatlara girerken size güçlü bir referans sağlıyor. Mezuniyet sonrasında da güçlü bir Yeditepe ağıyla destekleniyorsunuz. Disiplinli, araştırmaya meraklı ve çözüm odaklı bir eğitim sisteminden geçmenin etkilerini iş hayatında çok net hissettim. Aynı zamanda çok yönlü bir eğitim sayesinde yalnızca hukuk değil, iş dünyası dinamiklerine de adapte olabilen bir yapıyla mezun olmak önemli bir avantajdı.
Kariyerinizdeki en önemli dönüm noktası ne oldu?
Bence kariyerimdeki en önemli dönüm noktası; yalnızca bir avukat olarak değil, aynı zamanda iş dünyasını anlayan ve yöneten bir yönetici olarak kendimi konumlamaya karar verdiğim andı. Bu karar, beni bugün bulunduğum konuma taşıyan en kritik adım oldu. Hukukun işin merkezinde olduğu, ancak sadece hukuk bilgisiyle sınırlı kalmayıp stratejik düşünmeyi ve yönetsel kararlar almayı da gerektiren bir alanda sorumluluk almak vizyonumu genişletti.
Kariyer yolculukları için öğrencilere ve yeni mezunlara önerileriniz neler olur?
Kariyer yolculuğuna başlarken en önemli adım, kendinize yatırım yapmaktır. Sadece hukuk kitaplarıyla sınırlı kalmayıp ekonomi, ekip yönetimi ve teknoloji gibi farklı alanlara da ilgi göstermek, bakış açınızı genişletir. İngilizceyi çok iyi derecede öğrenmek ve mümkünse ikinci bir yabancı dil edinmek, sizi her zaman bir adım öne çıkarır. Stajlarınızı özenle seçmeli, sizi zorlayacak ve gelişmenizi sağlayacak ortamlarda bulunmaktan çekinmemelisiniz. Günümüzde okul hayatı boyunca yaz aylarında çalışarak deneyim kazanan adayların işe alımlarda öne geçtiğini görüyoruz.
Ayrıca, güçlü bir network kurmayı ihmal etmemek de büyük önem taşır; iyi ilişkiler bazen beklenmedik fırsatların kapısını aralayabilir. Sabırlı olmak, bu süreçteki en değerli tutumlardan biridir. Kariyer kısa vadeli bir yarış değil, uzun soluklu bir yolculuktur. İstikrarlı ve çalışkan olduğunuzda, zamanla emeklerinizin karşılığını mutlaka alırsınız. Günümüzde hukukta belirli bir alanda sektör uzmanlığı edinmek sizi öne taşıyacaktır. Bireysel olarak büro açmayı planlayan veya “inhouse counsel” olmayı hedefleyenlere ise, iş hayatına atıldıktan sonra uzmanlık yapılacak alanda yüksek lisans yapmanın çok daha doğru bir tercih olacağını özellikle belirtmek isterim.
Senem Hanım’a, öğrencilerimize ilham kaynağı olduğu için teşekkür ederiz.