İşletme Lisans’05 mezunumuz Yazar Engin Memiş hayatını, kitaplarını ve yeni çıkacak olan kitabını Önce Vatan Gazetesine anlattı. Bağımlı bir kadının eski sevgilisi tarafından korunmak için dağda saklanmasını anlatan yeni kitabının "Sisteki Kadın ve Cinayet" adıyla çok yakında raflardaki yerini alacağı haberini de verdi.
Röportajın devamı;
Öncelikle sizi tanımak isteriz. Kimdir Engin Memiş?
12.05.1981, Erzurum doğumluyum. Anne soyağacını köken olarak kabul edersiniz Erzurumlu, baba soyağacını kabul ederseniz Bursa, Yenişehirliyim. Baba tarafımın kökeni Bulgaristan'a dayanıyor. Yani göçmen bir köke de sahibim. Kısa bir süre Erzurum da kaldıktan sonra babamın mecburi hizmeti nedeniyle Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesine taşındık. Babam, Zeki Memiş genel cerrahtır. Eskiden memur çocukları il il, ilçe ilçe gezerlerdi. Bende o nesilden geldim. Şu zamanlarda bilemiyorum, halen eski günlerdeki gibi romanlara bile konu olacak Anadolu'yu dolaşan memur babalar ve aileleri var mı? O günlerden hafızama kazman çok görüntüler yer alıyor. Tabi ki romanlarımda kullanabiliyorum. İlkokul dördüncü sınıfa kadar Elbistan da okuduktan sonra babamın tayini İstanbul'a çıktı. İlkokulu İstanbul'da sonlandırdım. Örtaokul ve lise eğitimimi İstek Özel Acıbadem Lisesi'nde tamamladıktan sonra Yeditepe Üniversitesi İngilizce İşletme bölümünü kazandım. O seneler benim için çok özeldi, sağ olsun üniversite kurucumuz sayesinde Türkiye'nin uzmanlık alanında en iyi hocalarıyla tanışma fırsatımız oldu. Bu arada yeni gençlere bir de tavsiyem var. Sizlerin hangi üniversitede olduğunuz değil hocalarınızı ve kaynakları nasıl kullanacağınız önemlidir. Üniversite hayatı boyunca olabildiğinizce politik, araştıran ve sorgulayıcı bireyler olmalısınız. Kaynakları ve hocalarınızı sonuna kadar sömürebilmelisiniz. Bu sayede hem hocalarımdan tam referans aldım hem de yüksek lisan için İngiltere'ye gitmeye karar verdim. Ingiltere maceram benim için çok değerli ve heyecanlıydı. İlk kez ailemden çok uzaklara gidiyordum ve benim için özel bir ülkeydi. Bilimin, sanatın, edebiyatın merkeziydi. Üstelik kendi bölümüm dışında farklı bir bölümde eğitim alacaktım. Nitekim Uluslararası İlişkiler bölümüne kaydoldum. Üniversitenin son senesinde uzmanlık alanımı ve tezimi terör üzerine tamamladım. Türkiye'ye dönme kararım ayrı bir maceradır. Hiç unutmam, bölüm başkanımız Heather Deegan, ülkede ve üniversitede kalmamı defalarca tavsiye etti fakat gençlik heyecanı ile İngiltere'den birden dönme kararı alıp hayallerimle, hayal kırıklığımla ülkeme, ekonomik bir krizin içine düştüm. Sanırım üç sene işsiz kaldım. Şunu belirtmeliyim ki şu an bile orada kalıp kalmamak arasında kararsızım.
Belki benim zamanımda çok daha iyi ve heyecanlı bir Türkiye yer alıyordu. Seneler seneleri kovaladı, yaşım kırk oldu. Şu an bir havayolu şirketinde hem çalışanım hem de profesyonel olarak edebiyat ile ve edebiyat aşkı için çabalıyorum. Ruhumu ve hayallerimi yaşama çabası içindeyim.
İlk kitabınız "Bir Meleğin Sanrısı" 2016 yılında okurlarla buluştu. Yazarlık yolculuğunuz nasıl başladı?
Çok küçük yaşlardan şu yaşıma kadar, her zaman bir şeyler yazmak çabasındaydım. Hiç unutmam, ilkokuldayken bir defter almıştım ve o defterde bir ansiklopedi yazmak istemiştim.
Halen o defteri saklarım ve okudukça gülerim. Sayfalarında; Dünyanın yedi harikası, Türkiye'nin komşuları, hayvan isimleri gibi birçok şeyler yazmıştım. Sonraları, bu yazma isteği günlük tutma isteğiyle tamamen değişti. Artık cümleler kuruyor ve kendimi ifade edebiliyordum. Sonraları yazmak benim için daha karmaşık bir hal aldı. Şiirler ve kısa hikâyeler yazmaya başladım. Yazdıkça daha fazla yazmak istedim ve bu istek 2016 senesinde çıkardığım, Bir Meleğin Sanrısı kitabıyla devam etti. Yazılarıma ilham kaynağı nedir derseniz kısaca kendi iç dünyam ve toplum arasında belirsizlikler ve çatışmalardır diyerek cevap veririm. Fakat bu buz dağının görünen kısmı. Size çok öncelerini anlatmam gerekir. Şu anda anımsıyorum... Küçüklüğümde en sevdiğim anlar yatağımda, uyumadan önce hayal kurmaktı. Benim için adeta bir ninni gibiydi. Hatta annem, yine ben küçükken, "Oğlum ne kadar zengin bir hayal gücün var," deyip kucağına alırdı. Yazabilmek için mutlaka hayal gücüne sahip olmanız gerekir. Fakat bu yeterli değil. Mutlaka ama mutlaka bir yazar devamlı kitap okumalı ve bol bol film seyretmeli.
Yeri gelmişken belirtmem lazım, yeni yazar olacaklara ufak bir nasihat ve eleştiridir. Günümüzde hiç kitap okumayan fakat yazar olmaya çabalayan birçok insan var. Özetle kitap okumadan yazar olunmaz. Asıl konumuza dönecek olursak hayal gücünü geliştiren en önemli aktiviteler film seyretmek ve kitap okumaktır. Bazı zamanlar hayallerim beni yorsa da hayal kurmayı ve düşlerimde gördüklerimi beyaz kâğıtlar üzerine aktarmayı seviyorum.
2018'de de "İnançlı Günahkarlar ve Masum Kurbanlar" çildi. Neler anlattınız?
İnançlı Günahkarlar ve Masum Kurbanlar' ı tacize ve istismara uğrayan kadınlara adadım. Özetlemem gerekirse, bir kadını bir köy içinde gizli kalmış ve birçok kişinin tecavüzüne ve istismara uğradığını ve bunu çözen bir asker ve polisin maceralarını anlatıyor.
İnançlı Günahkarlar ve Masum Kurbanlarda isimleri geçen Komiser Ömer, Yüzbaşı Fikret, Kar Tanesi Bertin ve Türkmen Kızı gerçekte var mı? Yaşanmış olayları mı anlattınız?
Tüm romanlarım sorduğunuz gibi gerçek bir olayın kendi tarzımda kurgulamamama dayanıyor.
Ve son olarak 2019'da "Masum Hayaller ve Kısa Hikayeler" çıktı. Ondan da bahsedelim isterim...
Öncelikle bu kitabı çıkartırken Tolga Erman ve eşim Aysel Yılmaz Memiş'e teşekkür ederim. Kitabım ince. Tamamı farklı hikâyelerden oluşuyor. Elif ve Çoban, Cerrah ve Ragıp Efendi VE Bostancı Vapurunu okumanızı önenirim
2019'dan beri ara vermiş gibisiniz. Yeni kitaplar gelmeye devam edecek mi? Üzerinde çalıştığınız bir projeniz var mı?
Yaklaşık dört veya beş ay önce dördüncü romanımı tamamladım. Çok yakında basımı yapılıp tüm kitabevlerinden ulaşabilirsiniz. İsmi Sisteki Kadın ve Cinayet. Özet olarak bağımlı bir kadının bir erkek, eski sevgilisi tarafından korunmak için dağda saklanması. Tabi ki beşinci romanı şu an yazıyorum fakat tam ismi aklımda tam olarak belirlenmedi.
Sizin kendinize örnek aldığınız yazarlar var mı?
Türk, Rus, İngiliz, Fransız ve ABD edebiyatında sanırım okumadığım kitap kalmadı. Fakat gönlümden, Sabahattin Ali, Yaşar Kemal, Charles Bukovvski, Aziz Nesin, Jack Landon, Tolstoy, Dostoyevski geçer.
Başucu kitabınız var mıdır peki?
Şu an başucu kitabım Charles Dickens var fakat devamlı başucu kitaplarım değişiyor.
Yazmak, kitaplar ve Edebiyat hayatınızın neresinde?
Hayatımın tam merkezinde.
Yazarken hazırlığımı, yazarken hissettiğim hazzı anlatamam. Kitaplar ve yazmam bir tutku. O tutkunun ateşi hiç sönmüyor. Tabi bir de Edebiyat Atölyesi kurdum, bir instagarm adresi ve whatsapp grubu var. Grupta paralı hiçbir şey yapılmaz tamamen paylaşım, tanıtım ve yazarları okurlarla birleştiren ve ücretsiz eğitim veriyorum.
Sohbetiniz için teşekkür ederim. Son olarak neler söylemek istersiniz?
Bol bol okuyun, edebiyattan, sanattan, bilimden, tiyatrodan hiç bıkmayın. Bir toplumu medeniyet yapan sıraladığım şeylerdir. Son olarak Sabahattin Ali'yi saygıyla anıyorum. Cinayeti tam olarak katliamdır.