İç Mimarlık Lisans'17 mezunumuz Tamer Altay, MAG Dergi'ye verdiği röportajda kendi ismiyle kurduğu iç mimarlık ofisinden ve çalışmalarından bahsetti.
Bu röportajda, evdeki alışkanlıkların, ev ve pandemiden sonra ofis ortamlarında beklentilerin de değiştiği günlerde yaptığı tespitlerle İç Mimarlık alanına çok iş düşen günümüzde Tamer Altay ihtiyacı belirlemenin önemini vurgulayan Tamer Altay: 'Tasarımlarımızı lüksten çok konfor ve ihtiyaçlara göre şekillendirmeyi hedefliyoruz.' diye açıklama yaptı.
Kendi ismiyle kurduğu iç mimarlık ofisinde yenilik, yaratıcılık ve modernlik tabanında müşterilerinin isteklerini hayata geçiren Tamer Altay, mekân aydınlatmasının önemini ve son zamanlarda ne tür tasarımların sıklıkla tercih edildiğini MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Öncelikle kendinizden ve çalışmalarınızdan bahsederek başlar mısınız?
Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık bölümü mezunuyum. Lise yıllarımdan itibaren ahşaba ve renklere olan tutkum, beni doğrudan İç Mimarlık bölümüne sevk etti. İnegöl Mobilya’yı kuran Özyeşil ailesinin bir torunu olmak, beni bu meslekte ayrıca gururlandırıyor. Üniversiteden mezun olduktan sonra hiçbir ofiste çalışmadım, direkt sektörün içerisine girdim. Bu süreç hem zevkli hem de zor bir serüvene beni soktu.
Bursa’da çeşitli villa, konut projelerini gerçekleştirdikten sonra otel ve fabrikalar ile devam ettim. İki yılı aşkın süredir, bu serüvene Tamer Altay İç Mimarlık olarak devam ediyorum. 2023’ün aralık ayında, Uludağ Grand Yazıcı Chalet içerisindeki “Chalet 1947” adlı restoranın projesini tamamladık. Şu an Bahar Şer’in villasının tasarım sürecini yürütüyoruz. Ortaya güzel bir proje çıkacağından eminiz. Kendisi zevkli ve yaratılan mekânda ne istemediğini doğrudan anlatabilen biri; bu da bizim daha kolay ve keyifli çalışmamıza sebep oluyor. Tahmin edersiniz ki genelde müşteriler her şeyi isterler; ama ne istemediğini bilen müşteri sayısı oldukça azdır. Aynı zamanda, yürüttüğümüz Bursa ve Çekmeköy İstanbul’daki projelerimizin son tasarımlarını yapıyoruz.
Süit odalar, ıslak mekânlar, eğlence merkezleri, fabrikalar, teras ve bahçeler olarak pek çok alan için tasarımlar yapıyorsunuz. Hangisini tasarlamak size daha çok keyif veriyor?
Dediğiniz gibi birçok mekân tasarladık. Her mekânın farklı dinamikleri var ve tasarlarken ekip olarak toplandığımızda ne tasarladığımızın bir önemi bizim için yok. Nedeni ise, her projede keyif aldığımız noktaların olması. Biz mekânı en kaba haliyle değerlendirir, mekâna uyarlamak istediğimiz dinamikleri karşı tarafa doğrudan aktarmaya çalışırız. Yeri gelir bunu mekânda yarattığımız ışık oyunlarıyla, duvar kaplamalarıyla, ahşap renkleriyle, döşemedeki detaylarımızla yaparız. Projelerin genelinde bize keyif veren olgular, tasarladıklarımızı en ince ayrıntısına kadar gerçeğe dönüştürmemiz. Bu, meşakkatli bir süreç olmasının yanında, uygulama sırasında çıkacak zorlukları da hesaba katıp, çözümler üretip proje sonunda başarıya ulaşmaktan geçiyor.
O yüzden bütünsel bir bakış açısı bize keyif veriyor.
Ev dekorasyonunda hangi aydınlatma türleri kullanıyorsunuz? Işıklardaki renk sıcaklığı neden önemlidir?
Ev dekorasyonunda aydınlatma türlerimiz ve ışık renk sıcaklığı projenin gerçek anlamda kendini göstermesinde doğrudan rol oynar. Mekânda sıcak ve soğuk algısı dediğimiz etkenler aydınlatma türleri ve ışık renklerine bağlıdır. Biz projelerimizde aplikleri oldukça fazla kullanıyoruz. Duvar apliklerini koridor veya salon gibi alanlarda tabloların veya diğer sanat eserlerinin üzerine monte ederek onları vurgulamak için tercih ediyoruz. Geleneksel materyallerden yapılmış ve klasik motiflerle süslenmiş aplikler, mekâna zarif bir dokunuş katıyor. Ayrıca LED aydınlatmaları kitaplıklarımızda, oluşturduğumuz nişlerin içerisinde oldukça fazla tercih ediyoruz. Işık renk seçimlerimiz tamamen mekânın türüne göre değişiklik gösteriyor. Genelde mekânlarda sarkıt avizeler, aplikler, LED aydınlatmalar, spot aydınlatmalar tercihimiz oluyor. Birçok kişi, mekânda yalnızca bir ışık kaynağına bağımlı kalarak mekânın farklı köşelerini yeterince aydınlatmıyor. Oysaki, bir mekânı tamamen aydınlatmak için farklı ışık kaynaklarına ihtiyaç vardır. Bu yüzden bizim projelerimizde birden çok ışık kaynağı görebilirsiniz ve müşterimizle projeyi konuştuğumuzda aydınlatma, üzerine çok fazla yoğunlaştığımız bir bölüm haline geliyor. Az ışık, mekânı sönük gösterirken -bu bir oda bile olabilir- fazla ışık, mekânda insanları oldukça rahatsız edebilir. Bu, mekânı oluştururken iyi hesaplanması gereken bir detay.
İç mekân kurgusunda yeni nesil yaklaşımlar benimsediğiniz söylenebilir mi, yoksa geleneksel bir tutum içerisinde misiniz?
İç mekân kurgusunda bizim ilk prensibimiz, müşterinin ne istediği ve yaşam tarzı. Mekân kurgusunda öyle bir tasarım yapmalısınız ki kurgu ve müşteri istekleri iç içe geçmeli. Gelişen dünyamızdaki trend tasarımlar, renk skalaları, insanların gelişen istekleri; bunları göz ardı edemezsiniz. Eğer ki göz ardı ederseniz, mekânı kurgulamak işlevsizliğe yol açar. Bizim bakış açımız; geleneksel tasarımları temel alarak yenilikçi tasarımları bunlarla harmanlayıp kurgusal, işlevsel ve konforlu mekânlar yaratmak. Bu tarz yaklaşım, projede müşterimiz ile ortak paydada buluşmamızı sağlıyor.
Son zamanlarda müşterilerinizden genellikle hangi yönde bir tasarım arayışı bekleniyor? Siz bu beklentileri nasıl yönetiyorsunuz?
Bu konuda size şöyle bir örnek verebilirim. Yaşadığımız pandemi sonrası hayat standartlarımızın değişmesi sonucunda müşterilerimizin istekleri arasında daha işlevsel tasarımlar, mobilyalar yer alıyor. Evde daha fazla vakit geçirenler daha fazla kişisel alana ihtiyaç duyuyor. Aynı zamanda pandemiyle birlikte değişen çalışma şekillerinin yanı sıra ofis ortamları da yeniden ele alınıyor. Biz müşterimizin beklentisini ilk olarak kendisinden dinleriz; dinlenen, rapor çıkarılan istekler doğrultusunda bunları işlevsellikle yorumlar, alternatif çalışmalar üretiriz. Bizim bir sözümüz vardır, aslında her şeyi o söz oluşturuyor: Tasarımlarımızı lüksten çok konfor ve ihtiyaçlara göre şekillendirmeyi hedefliyoruz. Bunu sağlamak için de en önemlisi çok iyi bir ekibimiz var.