Ana içeriğe atla

Dünya Birincisi Mezunumuz Uğur Tanrıverdi: İşimizin ehli olmak, bu ülkeye ve cumhuriyete bulunabileceğimiz en büyük katkılardan birisi.

Uğur

Mezunumuz Uğur Tanrıverdi, 1915 yılından beri 100’den fazla ülkede yenilik, eğitim ve bilim alanında faaliyet gösteren ve dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri olan JCI tarafından düzenlenen TOYP 2023’ün Tıbbi Yenilikler kategorisinde Dünya Birincisi olarak Dünyanın En Başarılı On Gencinden birisi olmuştur.

Kendisi ile Yeditepeli olmak ve kariyer yolculuğu ile ilgili bir röportaj yaptık. Sorularımızı içtenlikle yanıtladı. 

Yeditepe Üniversitesi deneyiminizden bahseder misiniz? 

Yediyepe'yi 2005 yılında, lise 1. sınıftayken kafama koymuştum ben aslında. O zaman Üsküdar Fen Lisesi'ndeydim ve Biyomedikal Mühendisi olmaya karar vermiştim. Sadece iki üniversitede vardı bu lisans programı o zaman. Yeditepe'yi ziyaret ettim annem ve abimle. Kampüsü, ders programı, imkanları ve konuştuğum hocaların samimiyeti içime sindi, kararımı verdim o zaman. Liseyi bitirip, üniversiteye başladıktan sonra da hiç pişman olmadım, hatta beklentimin üzerinde oldu deneyimim. Kırmızı'da oturmak, çamlıkta mayışmak, konferanslara katılmak, derslerde yeni bir şeyler öğrenmek aklıma ilk gelen anılar. Hem edindiğim arkadaşlıklar hem de kariyer gelişimimde önemli bir yeri var Yeditepe'nin benim için.

Kariyerinizde Yeditepeli olmanın getirdiği farklar, avantajlar neler oldu?

Yeditepe uluslararası arası bir eğitim verdi bana. Ders kodlarının, vize/final sistemlerinin, öğrenci işlemlerinin o zaman farkında değildim. İlk master'ım için Londra'ya gittiğimde, hiç zorluk çekmedim. Yeditepe'nin devamı gibi oldu sanki. Londra'ya taşındığımda, Yeditepe'deki pekiştirdiğim İngilizce yardımıma koştu. Yeditepe tüm imkanları sundu bir yüksek öğretim kurumu olarak. Faydalanıp ya da faydalanmamak bana kalmıştı.

Sizce kariyerinizde önemli dönüm noktası ne oldu?

Ben hiç bir zaman "inek" bir öğrenci olmadım. Dünya Birincisi oldum ama! Hatta lise 1. sınıfta matematik ve fizikten sorumlu geçmiştim zayıf aldığım için. O benim için bir dönüm noktası oldu. Fen lisesindeki sadece öğrenci değil, "insan" yetiştiren öğretmenlerim ve bana derslerimde destek veren Burcu Kunter'in sayesinde bugünkü bildiğim keşfeden, meraklı halimle tanışmaya başladım. Yeditepe'deki bazı hocalarım da, özellikle Esin Öztürk Işık ve Gökçen Çiftçioğlu, bu konuda çok yardımcı oldu bana. Bu yaşta fark ediyorum ki, benim öğrenme ve çalışma gereksinimim çok farklıymış bir çok arkadaşımdan.

Kariyer yolculukları için öğrencilerimize/yeni mezunlarımıza önerileriniz nelerdir?

Aktif olarak oturun düşünün. Otobüsteyken, iki mesaj arasında, asansörde değil. Çayınızı, kahvenizi alın, kağıdınızı kaleminizi alın. Sevdiğiniz köşenize geçin, sevdiğiniz bir yere gidin. Hiç bir şeyi umursamazcasına, yazmaya çizmeye başlayın. Kendinize sorduğunuz bir soruyu yazın. Doğru ya da yanlışını düşünmeden, hür akılla. Bir süre sonra aklınızda ne kadar değerli fikirler olduğunu göreceksiniz, kendinizi tanıyacaksanız. Kariyer seçerken günlük hayatta sevdiğiniz şeylerden yola çıkın. İnsanlarla konuşmayı sevmiyorsanız, müşteri temsilcisi, satış müdürü olmayı iki kez düşünün. Keşfetmeyi, deneme yanılmayı sevmiyorsanız, deney içeren meslekleri düşünmeyin. Bilgisayarla uzun süre çalışmayı sevmiyorsanız, ofis odaklı meslekleri seçmeyin. Bunları düşünmemek iş beğenmemek ya da şımarıklık değil. Mesleğiniz, hayatınızın her gününde yapacağınız bir şey ve sizi yansıtmalı. Ama neyi seydiğinizi önce bulmalısınız.

Cumhuriyetimizin 100. Yılında bülten okurlarımızla paylaşmak istediğiniz mesajınız nedir?

"Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır." diyor Atatürk. Her nerede olursanız olun, hangi mevkii de olursanız olun, işinizi, sorumluluğunuzu layığıyla ve saygıyla yerine getirin. İşimizin ehli olmak, bu ülkeye ve cumhuriyete bulunabileceğimiz en büyük katkılardan birisi.